
ALTAR
2018
Altar, çağdaş bir Kahramanın Yolculuğu*. Bir barışma hikayesi.
Yaşanılan bir kayıp, bir vefat hatta bir ayrılık, yani kısaca kahramanı can evinden vuran bir durum onu, şimdiye kadar biriktirdiği kara dehlizlerine inmeye, bir şeyleri sorgulamaya iter. Çünkü zamanı gelmiş, çöp kutusu ağzına kadar dolmuştur. Çöplerin boşaltılması gereklidir.
Altar, bizi biz yapan kalıplara mercek tutarak, ne kadarının gerekli/ gereksiz, ne kadarının içeriden/ dışarıdan geldiğini araştırıyor. Acı kavramına trajik bir noktadan ya da kurban psikolojisinden değil, olumlu bir açıdan bakıyor. Çünkü acı; bizi kendimize yakınlaştıran, sormadığımız soruları sorduran, sorgulamaya açan bir itici güç görevi görüyor.
Kahraman bilinçaltına inmeli ama pataküte değil. Kaliteli bir ışıkla.
Aradığımız kurtarıcının karşımızdaki değil, önce kendimizde olduğunu vurguluyor. Evet onu aramak, bilinçaltı çöplüğünün içinden geçmek demek. Çok hoş ve tatlı bir serüven olmadığı kesin. Ama ne kadar dibe inersek, o kadar da yukarı çıkacağımız… o ise kesin.
Şu soruyu sormak mantıklı geliyor: “insanlara küsmeden kim olduğumu hatırlıyor muyum?”
*Joseph Campbell, Kahramanın Yolculuğu.
![]() | ![]() |
---|---|
![]() | ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | ![]() |
![]() | ![]() |